Enis Berberoğlu Olayı ve Yeniden Canlanan Yasama Dokunulmazlığı

Tolga Şirin

Geçtiğimiz hafta 16. Yargıtay Ceza Dairesi, tutuklu milletvekili Enis Berberoğlu’nun yeniden milletvekili seçilmesi üzerine ileri sürülen yargılamanın durması talebinin reddine karar verdi. Söz konusu karar, bünyesinde, anayasa hukuku yönünden oldukça sorun barındırıyor.

Kararın konusu, ikisi Anayasa’nın 83’üncü maddesinde, biri Anayasa’nın geçici 20’nci maddesinde yer alan üç farklı kuralla ilgili. Söz konusu hükümlerden uzun alıntılar yapmak, kafa karışıklığı yaratabileceği için olaya özgü olarak kuralları şu şekilde sadeleştirerek aktaracağım:

Kural 1: “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.” (md. 83/2)

Kural 2: “Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.” (md. 83/4)

Kural 3: 20/05/2016 tarihinde maddede sayılan mercilerde yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyası bulunan bir milletvekili için Kural 1 uygulanmaz.  (Geçici madde 20/1).

Enis Berberoğlu, Kural 3’ün ifade ettiği milletvekillerinden biridir. Bu nedenle Kural 1, kendisine önceki yasama döneminde uygulanmamıştır. Ancak yeniden yapılan seçimler, Kural 2’yi gündeme getirmiştir. Kural 2 hâlâ yürürlüktedir ve istisna içermemektedir. Türev kurucu iktidar, eğer bu kurala da istisna getirmek isteseydi bunu da açıkça yazardı. Dolayısıyla Kural 2’nin uygulanmaması için bir neden yoktur.

Bu konu, üzerine başka söz söylemeyi gerektirmeyecek kadar açıktır. Bununla birlikte unutulmaması gereken bazı ek vurguları öne çıkartmak gerekirse;

Birincisi; milletvekili dokunulmazlığının serbest seçim hakkı ile ilgili olduğu akılda tutulmalıdır. Anayasa’nın 13’üncü maddesine göre temel hak ve özgürlüklere yönelik “sınırlamalar, Anayasanın sözüne aykırı olamaz.” Anayasa’nın sözünde yer almayan ve herhangi bir hak ve özgürlüğün korunması için haklılaştırılamayan bir sınırlama, yorum yoluyla üretilemez.

İkincisi; tarihsel yorum bağımsız bir yorum kuralı olmasa da tamamlayıcı bir yorum kuralıdır. Anayasa’nın Kural 2’de yer alan sözü nettir. Bu netlik, kararda karşı oy kullanan yargıç Yusuf Hakkı Doğan tarafından da Kural 3’ün yürürlüğe girdiği dönemdeki Adalet Bakanı ve TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu başkanının “tekrar seçim olması durumunda seçilenlerin, dokunulmazlıklarını yeniden kazanacakları” yönündeki ifadelerine atıf yapılarak tarihsel yorumla tamamlanmıştır. Dolayısıyla karar sözel yoruma olduğu kadar tarihsel yoruma da aykırıdır.

Üçüncüsü; bu usulü sorun noktalar bir yana, Mahkeme’nin tutuklama koşullarına ilişkin değerlendirmesinde Anayasa Mahkemesinin kararları ışığında vermesi de bir zorunluluk olduğu akılda tutulmalıdır. Bu bakımdan somut olayda Anayasa Mahkemesinin bu olayla ilişkili Erdem Gül ve Can Dündar kararı ve milletvekili sıfatıyla ilişkili Mehmet Haberal kararı ve Mustafa Ali Balbay kararının dikkate alınması ve Enis Berberoğlu’nun durumunun bu kararlardaki tespitlerden ayrılan yönlerine açıklık kazandırılması, bu mümkün değilse tahliyeye karar verilmesi gerekmektedir.

Not: Doktrinde aynı yönde çok değerli iki yorum yapıldı. Prof. Dr. Kemal Gözler’in yorumuna şu linkten ulaşılmaktadır. Prof. Dr. Fazıl Sağlam’ın yorumu ise şu linkten indirilebilir.

Yazının linki

Write the message

Your email address will not be published.